Hz. İsa bile Fenerbahçeli!
Kimse kusura bakmasın. Fenerbahçe'nin tarihinde transfer ettiği 16 Brezilyalı'nın yarısı şu anda kadrosundaysa, ortadaki ilginç bir durum ve muhtemel tehlikeler hakkında spekülasyon yapılacaktır.
"Kimse kusura bakmasın. Fenerbahçe’nin tarihinde transfer ettiği 16 Brezilyalı’nın yarısı şu anda kadrosundaysa, ortadaki ilginç bir durum ve muhtemel tehlikeler hakkında spekülasyon yapılacaktır. Kimse kusura bakmasın; çünkü “tuhaflığı” Fenerbahçe yapmıştır. “Tuhaflık felaket getirir” diye bir şart yok. Belki her şey mükemmel olacaktır. Ki, Brezilya’nın gayrı safi milli hasılasına bu kadar katkıda bulunduktan sonra umulan da odur, normal olan da. Ama Arsen Wenger söylemişti galiba; “Bir iyi, iki şahane, üç kafidir. Dört Brezilyalı ise teknik direktörü işinden edecektir”. Ya da bu mealde bir cümle... “Sekiz”e kadar gelememiş garibim. Anadolu kıraathanelerinde “Nerede çokluk, orada b..luk” şeklinde ifade edilen bu deneysel uyarının öznesi neden Brezilyalı futbolculardır, herkes bilir. O yüzden Brezilya’dan futbolcu ithal eden yeryüzündeki 90 ülkenin takımları, ölçüyü kaçırmamaya gayret eder. Bilinen bir başka istatistik ise Brezilya’nın futbolcu ithalatından Türkiye’nin sağlık harcamalarından çok para kazanmasına rağmen “geri dönüş” yüzde 80’dir. Yani her 10 Brezilyalı topçunun 8 tanesi gurbette yapamamış ve Rio plajlarına dönmüştür. Fenerbahçe bu açıdan talihlidir tamam... Ama iyi gelen ilacı şişesiyle birlikte yutmanın ne anlamı vardır? Fenerbahçe resmen şansını zorlamaktadır. Bakarsınız dikine ve hızlı oynayan, hem topu koşturan hem de kendileri koşan Brezilyalılar’dır Fenerbahçe’dekiler... Alex’e bile ivme verirler. Roberto Carlos gençlik günlerine döner vatandaşları arasında. Her şey çok güzel, herkes Brezilyalı; pardon Fenerbahçeli olur bakarsınız. O zaman Fenerbahçe’ye transfer olup, Fenerbahçe’de telef olan bizim çocukları da gönül rahatlığı ile kulak arkası yaparsınız. Ama risk artmıştır. Sahada da, gündelik hayatta da. Rekabetin acımasız slogan dünyasında da: Nedir bu; “İsa’nın takımı” mı? Bakınız, futbolumuza sızmaya çalışan ve zimmetine geçirdiği ünlü futbolcularımızla genç nesillerden mürid devşirmeye uğraşan “yerli” tarikatlar yetmiyormuş gibi bu sefer de “Pentekostal Tarikatı” ile uğraşacağız belki. Brezilyalı futbolcular arasında en yaygın tarikat Pentekostal. Kaka, Lucio bu tarikata bağlı. Fenerbahçe’den Alex ve Deivid için de yazıldı, yalanlanmadı.
Galatasaray’ı kalecisi Taffarel öyleydi. Antep’teki Beto da. Bunlar bilinen “Atletas de Cristo”. Yani, İsa’nın sporcuları. Kendileri koymuş bu adı. İsa onların içlerindeymiş. Desenize İsa’yı da, Fenerbahçeli yaptık sonunda. Bize ne adamların inancından mı? İnanç, sosyal hayat için örgütlendiğinde, bir de bakarsınız 8 Brezilyalı olmuş kadronuzda. İyi midir, kötü müdür bilemem. Ama bu kadar çok Brezilyalı’nın ne yapacağını kestiremem. Kendileri de bilmez zaten. İsa ne diyorsa o."
Ercan Güven'in Milliyet gazetesindeki yazısı
Hz. İsa bile Fenerbahçeli!
23 Temmuz Perşembe 2009
Milliyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder