19 Ocak 2010 Salı

Beyaz Pele Free Agent..




Olympiakos'da, art arda alınan kötü sonuçların ardından, teknik direktörü Arthur Zico'nun görevine son verildi.

Eylül ayında Olympiakos'un başına geçen eski Fenerbahçeli teknik adam Arthur Zico'nun görevine son verildi. Kulübün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Zico'nun yerine Bozidar Bandoviç'in getirildiği duyuruldu.

Bozidar > Artur degil elbette ama nedense babacan tavırları bile Yunanların zengin kulubundeki kotu havayı bastıramadı.. Esasen işler o kadar da dramatik degil cunku Sampiyonlar Liginde Bordeux'u yenmeleri imkansız hiç degil..

Aklımdan gecen dilimde kavrulan sözleri Meleke önce söylemişken..

Tesekkurler Ugur Meleke..

Yayın ihalesi ve hakları konusunda Mehmet Emin Karamehmet'in saydıgı paraların Super Lig'de nasıl kullanılacagı konusundaki yorumu ve öngörüsü gercekten takdire sayan.. Bakın özetle neler soylemiş..


Yayın ihalesinde dönen paraların karsılıgında yorum yapanlara cevabı su sekılde;
Avrupa’nın kaçıncısıyız?
Aslında bizim, 5 büyük Avrupa Ligi’yle gelirler konusunda rekabet etmek gibi bir derdimiz de olmamalı. Milli takımımız son 5 büyük turnuvada üç çeyrek final performansıyla (5 büyükler+Portekiz+Hollanda’nın ardından) Avrupa sekizincisi... Avrupa’daki temsilcilerimiz bugünkü performanslarını sürdürürlerse, UEFA sıralamasında 2011’de dokuzuncu, 2012’de (5 büyükler+Ukrayna+Rusya’nın ardından) sekizinciliğe yerleşeceğiz. Süper Lig kulüplerinin ortalama bonservis ederleri (41,5 milyon euro) de (5 büyükler+Rusya’nın ardından) bize yedinciliği getiriyor. Öyleyse yayın gelirlerinde de altıncıysak, bunda çok övünülecek veya enseyi karartacak bir durum yok. Ülke futbolumuzun Avrupa sıralaması, hemen her açıdan altıncılıkla onunculuk arasında seyrediyor zaten...



Ve ciddi olarak katıldıgım yorumu;

Esas meselemiz ne?
O zaman belki de tartışmamız gereken esas konu, kulüplerimizin sekizinci, ligimizin yedinci, yayıncımızın altıncı olduğu bu kıtada, neden hâlâ bazı sevimsiz konularda liderliği kimseye bırakmıyoruz? Neden hâlâ Avrupa’nın üst düzey ligleri içinde en fazla teknik direktör değişikliği yapan ülkeyiz? Ve neden önceki yaz yapılan 292 transferle Süper Lig, Avrupa lideri konumunda? (Aynı dönemde bizden birkaç kat zengin olan İngiltere’de 281, İspanya’da 224, Almanya’da 177 transfer yapılmış)
Bu sevimsiz görüntümüzü bertaraf etmek için “321 milyon” un ne katkısı olabilir, TFF, Türk futbolunun gelişimi için bu parayı nasıl kullanabilir? Benim aklımdan geçenler aşağıda:
1) TFF, 321 milyon dolar içinde yüzde 1’lik bir payı, sezonu tek teknik direktörle tamamlamış kulüplere bölüştürmek için ayırabilir. Örneğin 3,21 milyon dolar, geçen sezonu tek hocayla tamamlamış 6 kulübe bölüştürülseydi; Ankaraspor, Sivas, Kayseri, İBB, Fenerbahçe ve Eskişehir 540’ar bin dolar ekstra gelir elde edeceklerdi.
Tabii, TFF’nin acilen kulüplere yılda maksimum iki teknik adamla çalışma sınırlaması gerekliliği rafta duruyor. Eğer bunu yapmıyorlarsa, aynı sezonda üçüncü teknik adamla sözleşme yapacak kulüplerin gelirlerinden bu yüzde 1’lik havuzu oluşturmak için kesinti yapılabilir.
2) Madem Kulüpler Birliği yabancı sınırlamasının kalkmasını istiyor, o zaman bunun bir bedeli olmalı. TBF’nin yaptığı uygulamaya benzer olarak, Süper Lig’de kulüpler 8’in üstünde yapacağı her yabancı transferi için havuza belli bir para aktarsın. Sezon sonunda bu para, 8’in altında yabancı oyuncu kullanan kulüpler arasında bölüştürülsün.
3) TFF, bir kulübün FIFA’daki her ihtilaf dosyası için 1 milyon dolarını bloke etsin. Dosya sayısı üçe ulaşan kulübün de bütün yayın gelirleri askıya alınsın.
4) Digitürk’ün kanal sayısı açısından bir sorunu olmadığına göre 9 Süper Lig maçı da “öde-izle” yöntemiyle canlı yayınlansın. Almanya’da sözleşmeye 9 maçın da 11 kamerayla çekilmesi şartı konulmuştu, Türkiye’de her maçın en az 8 kamerayla çekilmesi sağlansın.
Çünkü eğer bütün maçlar televizyondan o takımın taraftarına canlı ulaşırsa, ülkede futbola dair bilgi ve bilinç artacak. Artık Denizlispor taraftarı bu sezon takımının 19 adam gönderip, 14 ikinci lig oyuncusu transfer ettiğinin ve 7 puanı böyle topladığının farkında olacak. Kasımpaşalıysa aynı gelirlerle 10 Süper Lig oyuncusu + 3 gurbetçi alınarak bu noktaya ulaşıldığını bilecek.
Belki de o zaman tribünler, “Adam öldürecek duruma geldim” diyen, “Tigana kim ki beni soyunma odasına sokmayacak?” buyuran yönetimleri daha sağlıklı ayıklayacak.
* * *
Türkiye’de futbol seyircisi bilinçlenmek zorunda. Çünkü seyirci bilinçlenirse, yöneticileri de futbolcular-antrenörler düzeyine yükselmeye zorlayacak. Ligi, kulüpleri, milli takımı Avrupa’da ilk 10’da olan bir ülkenin yöneticilerinin kıtanın dibinde olmasına müsaade etmeyecek. Umudumuz bu...
----------

Johan loves Lucas...




Sene 2006 ve Austuralia Milli takımının o donemki teknik heyetinden bir isim Johan Neeskens..

Lucas Neill'in futbol mantalitesini cok begenen ve aynı dönem Barcelona'da kadim dostu Frank Rijkaard'ın yardımcılıgını üstlenen Johan, Dünya Kupasının hemen ardından Barca transfer listesine sıkıstırdıgı Neill'i teknik heyetin aklına sokmustu..

Transfer tam gerceklesecekken, Lucas Neill'in sansına, o donemde küme düşürülen Juventus'un bosa cıkan oyuncuları Lilian Thuram ve Gianluca Zambrotta bir anda Barcelona'ya imza atınmıs ve Lucas da Ispanya'da yasama sansını yakalayamamıs Blackburn Rovers'ta kalmıstı..


Aradan gecen bir kac seneyi saymazsak, eski askına Neeskens Istanbul'da sarıldı..

Lucas Neill'den bashedecek olursak eger sanırım sunları soylemek yanlıs olmaz..
Lucas,1978 Sydney dogumlu..

Dünya futbolunda cok resmi ve ciddi bir yere sahip AIS yani Australian Institute of Sport Football Program mezunu.. genc oldugu dönemlerde cizgideki sürati ve kademe anlayısıyla iyi bir kanat oyuncusuyken yaslandıkca savunmanın göbegindeki yerini aldı..
topu oyuna sokusu ve zamanlaması ile ün sahibi olan Lucas öte yandan zaman zaman yaptıgı pozisyon alma hataları ile de Fernando Meira'yı aratmayabilir..aman dikkat..

Bir de, Neill Ozbekistan ile yaptıkları milli macta saha kenarındaki bir kusun istemeden attıgı topla ölmesi sonucunda kus avcısı lakabını almıstı..

Galatasaray ise, Kus Avcısı Neill'i transfer ederek ezeli rakipleri Kartal ve Kanarya'ya göndermede bulunmus oldu ancak ne yazıkkı Neill golcu kimligi ile hiç unlu degıl..Hatta milli forma altında cıktıgı 50 kusur macta hiç golu yok..

Buarada ilgi cekici olur mu bilemem ama, Galatasaray suanda Avusturalya Milli takımının iki kaptanına da sahip durumda..

9 Ocak 2010 Cumartesi

Bir karış kaldır yeter...




Zafere kaçış...

Hector Fabian Carini...




Bir kaleci düşünün ki bir kalecide olması gereken ne varsa herşeye sahip hemde fazlasıyla.Ama derler ya insanda azcıkta şans olacak arkadaş.O eksikti işte Carini'de.Adam kariyerinde 7 yıl INTER VE JUVENTUS gibi dünya devlerinin kalesini kormuş gözüküyor ama oynadığı resmi maç sayısı yanlış bilmiyorsam sadece 4...
Geçenlerde duydum Brezilya liginden Atletico Mineiro'ya imza atmış.Büyük yetenekti bence ve her zaman gerek Liege ve milli takım performansı üst düzey br kaleciydi bunların karşılığı Juventus ve Inter'de 4 maçtan fazlası olmalıydı...


Cm kahramanımız göz önünde bir ligde doğru düzgün kale korumadan çekti ve gitti.

40milyon Paund'luk Emo...






:D:D

Zarate WENGER kıskacında...




Lazio'lu forvet oyuncusu Mauro Matías Zárate'nin menajeri Arsenal'in oyuncusu için 40 milyon Paund önermeye hazırlandığını söyledi.
lalaziosiamonoi.it adlı internet sitesinin haberine göre Zarate'nin menajeri Jose Alberto Coppola yaptığı açıklamada, "Arsenal ile temas halindeyim. Birkaç gün önce İngiliz kulübünden bir direktör bana Zarate'yi sordu. Atak potansiyellerini arttırmak istiyorlar ve Zarate'ye 40 milyon Paundluk bir teklif sunmak için hazırlar" ifadelerini kullandı.

Arsenal Teknik Direktörü Arsene Wenger'in bu kadar büyük bir ücreti isteyip istemeyeceğinin kuşkulu olduğunu söyleyen Coppola, Manchester City'nin geçen sezon başaramadığını bu sezon Arsenal'in başarabileceğini söyledi.

Coppola sözlerine şu şekilde devam etti: "Arsenal'in hedefi geçen sene Manchester City'nin başaramadığı şeyi başarmak. Zárate'yi İngiltere Premier Ligi'ne geri getirmek."

Oyuncusunun Roma'da gerçekten mutlu olmadığını ve Arsenal'in belki oyuncuyu İngiltere'ye getirebileceğini söyleyen Jose Alberto Coppola, açıklamalarını şu şekilde sonlandırdı: "Belki bu sefer başaracaklar çünkü benim bildiğim Zarate Lazio deneyiminden biraz sıkıldı."

Vieira resmen Manchester City'de




Manchester City, Inter'den orta saha oyuncusu Patrick Vieira'yı renklerine bağlamış.33 yaşındaki oyuncu İngiltere'ye 2 seyahatini 2010'da Afrikada bulunma isteğine bağlıyor.Senegal asıllı oyuncunun bu isteği dünyanın her yerinde olgunlukla karşılanır.İnter'de forma şansı bulamıyordu ve onu Dünya kupası sahnesine taşıyacak performansı sergilemesi içinde oynaması gerekiyordu.Oda çareyi transfer olmakta buldu...


Umarız City'de oynar ve Defansif orta saha kavramının diğer ismi olan Vieira 'yı dünya gözüyle birkez daha Dünya kupası sahnesinde görürüz...

Trabzon Euro 2016...




Trabzon'luların eleştirisi bile güzel ...

8 Ocak 2010 Cuma

Bir Veteran daha yolun sonuna gelmiş..


Simdi onun için ayrılık vakti..


Eski bir kriket oyuncusu Neville Neville'ın cocuklarından birisi Gary..Bir döneme ciddi manada damga vurmus,Old Trafford'un sag kulvarındaki cimlerin canını cıkartmıs,kupalara ve bireysel basarılara da doymus bir isimdir Gary Neville..
Genellikle Ingılızlerın Avrupa futbolundaki eksik sempatisinin aksine bir cok futbolseverce Gary'e duyulan sempati..
Kardesi Phil'i hep gölgesinde bırakmıs Milli Takımda da en guvenilir isimlerden birisi haline gelmişti Kaptan Neville..
Dile kolay 1992'den beri Kırmızı Seytanlarda 385 mac ve 8 Premier 2 Sampiyonlar Ligi 3 Community Shield 3 FA Cup hatta dahasıyla evinin vitrinini doldurmayı basardı..
Genclik yıllarında David Beckham'la aynı evi paylasmıslar ve o donemde Manchester United'la efsane Bayern Macı ardından da Sampiyonlar Ligi kupasına uzanmıslardı.. Sir Alex 1986'da takımın basına gectıgınde boyle bir jenerasyonu yakalayacagını belki de hayal etmemişti..

Şimdi ise o jenerasyondan neredeyse kimse kalmadı ve hepsi de 35ine merdiven dayadı..işte hemen yandalar..
Bayernden kimse kalmadı.. Kırmızı Seytanlardan ise bir tek Ingılız efsanesi Beckham..

Son halka da gitti..ve futbola huznum bır turlu dınmıyor bu sıralar..

Berger yazısının üzerine yeniden..

tesekkurler Gary Neville..

6 Ocak 2010 Çarşamba

Yaşlanıyoruz Kesinlikle..



Son bırkac yıldır artık yaslandıgımı ve futbolun bana eskı tadı vermedıgını dusunmeye baslamıstım.Sanslıyız kı Portekiz'i Cek Cumhuriyeti'ni Belçika'yı İsveç'i ucundan da olsa Danimarka'yı ve suan sayamadıgım bir cok ekibi zamanında en harika anlarında izleyebildim ancak gün gectikce duraganlıgım ve suan herkesin öldügü futbolculara karşı antipatip artıyor.

Benim için bir Ronaldo vardır o da Portekizli degildir mesela..

Önce Rui Costa'sızlık koydu bana sonra da Figo'nun elvedası bu sürede zaten vişne çuruğu formaları bile kızarmaya baslamıstı Eusebio'nun torunlarının..

Nedved'e yalvardım ıcımden ama o da bıraktı.. Cek'lere de doyamadım..

Artık Mpenza kardesler Belcika kadrosunda degıllerdi Nilis'ler Schifo'lar yoktu, hiç yoksa Eric Van Meir'ler Baart Goor'lar.. yoktular..

Isvec'ten umudu keseli cok olmustu ama P.Anderson T.Lucic eksıklıgını Mellberg'le kapatıyordum hıc yoksa..

fakat bu sonuncusu bana cok koydu.. belki oynadıgı donemde cok eli öpülesi gelmiyordu insana ama bırakınca da acısı çöktü yine..





Evet.. Patrick Berger artık yok.. 36 yasında aktif futbola gözlerini yumdu..Dizindeki sakatlık ve iflah etmeyişi..

Slavia Prag ve Dortmund'lu yıllarından sonra araya sıkısan bir Euro96 performansı onu güneşin batmadıgı ülkenin kırmızılı işçi sınıfı efsane takımı Liverpool'a getirmek için fazlaca şaşalıydı bile..Burada 150 maca cıkan ve 6 da kupa kazanan Patrik sonra sonra, sakatlıklarla mucadele ederken Porstmouth Aston Villa Stoke ve Sparta Prag takımlarının formalarını da terleterek elveda sozcugunu bana göre erken telafuz etti..
Ne diyelim Tesekkürler Berger..

4 Ocak 2010 Pazartesi

Milli Takım Italyan'lara mı emanet?




Daha önce gelmeyecegi yönunde acıklamalarda bulunan Trapattoni yardımcısı meshur Tardelli tarafından bir nevi yalanlandı..A milli takımın başına geçecekleri ve gercekten de iyi bir teklif aldıkları tarafından acıklanan Tardelli Türk Milli Takımı Hakan Sukur ve ülke futbolu adına konustu..
Eger Irlanda futbol federasyonu Trapattoni'nın sozlesmesını fesh ederse yarın ekibiyle birlikte imza için ülkemizde olacak.. Yardımcıları ise Brehme ve Tardelli..
Son 26 yılda müthiş basarılara imza atan teknik adam Milano'da yasayacak ancak Hakan Sukur'un eski sevgılısı Istanbul'da ikamet edecekmiş..
İşin magazin boyutu ise şöyle;
Hakan Sukur Inter'deyken Marcelo Lippi'nin özel ilgisi üzerine Inter'e gecmiş fakat degişen kosullarda Tardelli'nin eline düşmüştü..O donem yıldızı bir türlü barısmadıgı Tardelli ise sunları soyledi:
"Hakan'ı cok defa ilk 11de oynatmama karşın o hep mutsuz bir hava sezdirdi ve bu da soyunma odasında takım arkadaslarına yansıyordu ve basına ise muhattabım Baskan Moratti'dir diyerek beni kucumsuyordu üstelik yedek oturdugu maclarda ise adete aglıyordu.. ama benden sonraki teknik adamlar ise ona benim verdigim sans kadar sans tanımadılar " ..
Bilindigi gibi Hakan Sukur 24 macta 5 gol atmıştı..

şimdi ise beklenen soru su; Hakan Sukur'le bırlıkte calısma sansı verilse ne olurdu?
gerci Hakan Sukur'un de bir hayli haz duymadıgı bir adam oldugunu da bilmekteyiz..

1 Ocak 2010 Cuma

Roma'nın Toni'si var..



Cok ozledıgı Serie A yıllarına artık kavustu.. Roma'da Kaptan Totti'nin şişirdigi topları, sırtında iki muhtemel stoper tasırken dönüp kaleye yuvarlamak artık onun işi olacak..30 numaralı formayı giyecegi belirtildi Luca'nın..

Totti'nin bizzat tel.da arayıp konustugu isimlerden birisi oldugunu biliyoruz ve bu bizi de mutlu etti.. artık Totti'nin yüksek tel faturalarının bir karsılıgı var..


Yıllar önce,serie B de ıkı kez gol kralı olarak geldigi ve ilk Serie A macerasında Brescia Calcio takımında, Roberto Baggio ile oluşturacağı forvet ikilisinde başlıyordu onun tanınmıslık hikayesi.. Herkes onu ilk kez Gökmavili formayla 2006 Dunya Kupasında ızledıgınde genc bır oyuncu zannetmıstı ancak o Brescia ve Palermo'da 124 macta 65 gol atmıs ve Mor Menekselere gecerek 67 macta 47 gol atarken 1977 dogumlu oldugunu bılenlere cok gec kaldın dedirtiyordu ve bu performansı ile gök mavili formaya layık görülmüştü Luca.. Sımdı Baggio yerine Totti var ve bana göre yavas yavas biten kariyerinde Baggio'lu yıllarına nazire yapabilecek bir ortamı coktan hazır..

Ve zaten biliyorduk Toni'nın bır gun Roma forması giyecegini nasıl mı?? Fotograftaki Roma formalı oyuncu Samuel Ossei Kuffour'un ona mac esnasında verdigi bu hayat öpücügünden..:)

Tekrardan En İyisi



Estudiantes'in 34 yaşındaki futbolcusu Veron, üst üste ikinci kez Güney Amerika'nın en iyi futbolcusu ödülüne lâyık görüldü.
Bu ödülü ikinci kez kazanan Arjantinli milli oyuncu, geçen sene Libertadores Kupası'nı kazanarak bu ödüle lâyık görülmüştü.

Juan Sebastian 109 oyla Güney Amerika'nın en iyi oyuncusu seçildi birkez daha ve bu sebeble de Maradona'nın onu Dünya Kupasına götürebilecegi söyleniyor..
Onun varlıgı zaten Messi'yi de daha ileride oynamak konusunda cesaretlendiriyordu..Ne diyelim belki tecrübesi onu Africa'nın da en iyilerinden birisi yapmaya yeter..

Zengin kulübü Sven Goran Eriksson'un Lazio'suna transfer olmuştur.Burada attığı nefis paslar ve bomba şutlarıyla Avrupa'nın ünlü takımlarını peşinden koşturan Veron'u Sir Alex Ferguson'un Manchester United'ı kapmıştır.Veron kulüp tarihinin en pahalı transferlerinden birisi olmuştur ve tarihe geçmiştir.O zamanlar Fransız ların süperstarı Zinedine Zidane ile kıyaslanmıştır.Kırmızı şeytanlarda ilk maçlarında harikalar yaratan Veron daha sonra İngiliz yaşam tarzına alışamadığını ifade etmiştir.
Bir başka İngiliz takımı yeni yapılanmaya başlayan Abramovich'in Chelsea'sina transfer olmuştur.
Burada bekleneni veremeyen Veron tekrar İtalya'da İnter formasıyla geri dönmüştür.
Sonra ise Avrupa'dan ayrılma vakti gelen Veron topraklarına,babasının efsane olduğu takıma,hayranı olduğu Estudiantes'e döner.Burada Arjantin Açılış Liginde bir başka Arjantinli Diego Pablo Simeone teknik direktörlüğünde şampiyon olmuştur.