6 Eylül 2009 Pazar

Roller coaster'a binmek





Avrupa'daki bahis dünyasının bol handikaplı galibiyetler öngördüğü
bir takımla oynarken bile bu kadar zorlanmamızın daha doğrusu zorlanıyor gözükmemizin nedeni ;
istediğimiz zaman tempo yapabilen ama
düşürebilen değil , istediğimiz zaman da özellikle bireysel yetenekleri
yüksek oyuncularımızla, rahatça birçok hücum varyasyonlarına girip rakip dikdörtgeni yoklayan taraf olmamıza rağmen
galiba gerçekten de çokca Adrenalini seviyor hatta adrenalinsiz yapamıyor oluşumuzdan.
Dün akşam Tuncay maçı 72. dakikada bitirmesine rağmen ekran başındakiler için hissedilen dakikaların toplamı
72 den fazlaydı sanki ve şu Birleşik Devletler'de olduğunu gördüğümüz Roller Coaster'a binmiş kadar da adrenalin salgılatmıştır
dünkü maç bizlere.

Maçın başından itibaren mutlaka yeneceğinizi hissediyorsunuz Estonya maçını izlerken ki arada çok ciddi kalite farkı
var ve bu çok açık bir biçimde de görülüyor zaten ama aynı zamanda da sürekli bir diken üstü pozisyona itiyor
ekrandaki gidişat .
Bütün maç aynı şeyi düşündüm aslında biz yumurta kapıya sıkışmadan iş yapan insanlar değiliz , her ne kadar
Victor Hugo " Bütün genellemeler yanlıştır , bu dahil olmak üzere " dese de böyle bir alışkanlık
mevcut galiba bizde .
Çok kolay olarak adlandırabileceğimiz gruplardan bile son anda son saniyede çıkıyor oluşumuzdan ya da
otoriteler tarafından bize şans verilmeyen gruplardan grup birincilerinden 4 er puanlar alıp sonra yine akla hayale
gelmeyecek puanlar kaybedişimiden ve hep bir öğrenci gibi bütünlemeye kalıyor oluşumuz bizim yapımız aslında ;
çünkü zamanında yeterince çalışmıyoruz ve çünkü biz stres , heyecan , adrenalin faktörlerini seviyoruz , bu bence tartışılmaz
bir faktördü dünkü maç için.

Maçı taktiksel anlamda şu şöyleydi bu böyleydi demek biraz yavan kaçabilir , elinde Tuncay,Arda,Emre hatta Sercan,Hamit gibi
oyuncular varken doğru bir diziliş hatta sahaya yayılış bile 3 puanı getirir bu tip maçlarda , neden bu tip maçlar
diyorum çünkü diğer gruplara bir göz atacak olursak grupta iddalı olan takımlardan mesela Macaristan veya aynı grupta
aynı pozisyon için savaşan Ukrayna ve Hırvatistan olsun , bunlar grubun zayıf diyebileceğimiz son 2 toradan bu yarışa
katılmış takımlarla oynarken 1 puan dahi vermemiş hatta Macaristan grupta son 2 yi paylaşan Arnavutluk ve Malta'dan
4 maçta 12 puan almış ki zaten 7 maçta da toplamda 13 puanları var.
Kısaca profesyonel bir mantıkla her maçın 3 puan olduğunu çok iyi biliyorlar ve her maç işi sıkı tutuyolar.
Tabi dışardan bakınca biraz sıkıcı gibiler =)
Bazı kayda değer istisnalar hariç genelde grupların durumu böyle ve çarsamba akşamı ilginçtir ki 2.lik için mücadele
verdiğimiz Bosna-Hersek'i yensek bile maç eksiğimiz bulunmamasına rağmen o akşamki puan
tablosunda onları 2 maçta da yenmiş olup onların altında gözükeceğiz.
Bu arada takipçiler iyi bilecek Portekiz de bizim gibi anlamsız puan kayıpları yaşadı ve özellike de evinde gruptan çıkamayacak
gibi duruyor ama şöyle atlası önümüze bir koyunca onların da bir Akdeniz ülkesi olduğunu görüp galiba bazı şeyleri daha iyi
anlıyoruz..

Kısaca herhangi bir yabancı uyruklu futbolsever olsam gerçekten Türkiye'nin maçlarını büyük bir zevkle izleyeceğim diye
sürekli iddaa ettiğim bir maç daha izletti bu güzelim Milli Takım bizlere..

Bir Fransa, bir Italya hatta Ingiltere veya Ispanya maçında kısa süreler ekran karşısında kestirseniz çok fazla
şey kaçırmazsınız ( bu onlardan iyi veya kötü olduğumuz yorumu değil tabi ki asla ) ama Türk Milli Takımını izlerken
her anı dikkatle takip etmelisiniz çünkü bir sonraki adımın ne olacağını asla bilemezsiniz...

Tesekkurler..


Evren UĞUR

Hiç yorum yok: